Friday, December 1, 2017

Ürdün



  Çok hızlı bir şekilde karar alıp, harekete geçtiğim bir gezi oldu Ürdün. Nitekim bir pazar günü arkadaşım Firuze ile konuşup, pazartesi biletleri alıp, cumartesi Amman'a uçtuk. Ürdün'de 4 gece 5 gün kaldık. Bir kaç gün daha kalsak iyiymiş.

Ürdün pahalı bir ülke. 100 dolar 70 dinara denk geliyor. Biz Ürdün'ü gezmek için yerel bir rehber ile anlaştık.(1) Araba kiralamak güzel bir alternatif, tatilinizin maliyetini düşürecektir. 😊

Ürdün'e gitmeden önce, 'Ürdün güvenli mi?' cümlesini çok duydum. Ürdün güvenli bir ülke. Rahatsızlık verici bir şey ile ne karşılaştık ne de hissettik.  Halk çok yardım sever ve güler yüzlüydü.  Ayrıca Türk'leri çok seviyorlar. Kaldığımız otelde çalışan bir amca Türkiye'den geldiğinizi öğrenince yanımıza geldi. Büyük büyük babasının Mardin'den Filistin'e göç ettiğini, daha sonra Ürdün'e geldiklerini anlattı. Türkiye'yi gönülden çok sevdiğini söyledi.

İlk gün  otelimize yerleştikten sonra, Amman sokaklarında biraz gezip, yemek yemeye gittik. Yemek için Hashem adlı bir restorana gittik. (Restoran dolar da kabul ediyor). Burada falafel ve humus yedik. Yemeğin yanına turşu ve domates getiriyorlar. Yediğim en lezzetli falafel ve humustu. Hesabı ödemeden yada sipariş verirken mutlaka Türkiye'den geldiğinizi söyleyin. Herhangi bir yerde çay içecekseniz 'no sugar' demeyi unutmayın. Yoksa çay yerine şerbet içersiniz 😊

İkinci gün Petra Antik Şehrine gittik. Petra Dünya Kütür Mirası içinde yer almakta. Petra eski yunanca da taş demektir. Petra'ya taşların renginden dolayı Rose City'de denilmekte.  Hayranlık uyandıracak, muazzam güzel bir yer. Petra Nabatiler tarafından M.Ö yapılmış. Şehre girmeden önce yaklaşık bir kilometre Siq adı verilen vadiden geçmeniz gerekiyor. Şehrin girişinde bizi 'El-Hazne' denilen yapı karşıladı. Şehrin bitiminde ise bir manastır bulunmakta. Manastıra ulaşmak için uzun bir mesafe kat etmek gerekti. Manastıra ulaştığımız zaman bize Türkçe seslenen biri oldu. Türkiye'de hukuk okumuş Ürdün'lü bir rehber, kendisiyle tanışıp bilgi aldık.

Siq
El-Hazne
Manastır Yolu

Petra'nın içini yürüyerek gezebilir yada Bedevilerin deyimi ile 'El-Ferrari yada El-Porsche' kullanabilirsiniz. Petra'nın giriş noktasından son noktaya gidip tekrar dönmeniz için yaklaşık 15 kilometre yürümeniz gerekecek. Petra'nın kapanış saati  akşam beş olduğu için erken gitmenizde fayda var. Bu arada Petra'ya giriş 50 dinar. Akşamları Petra'da 'Petra By Night' oluyormuş. Rehber kanıp gitmeyin, iki mum yakıp, bir  çay verip gönderiyorlar dedi. Bizde gitmedik.  Etkinliğe katılmak isterseniz ekstra 17 dinar ödemeniz gerekiyor. Günün sonunda yorulmuş olarak otelimize geri döndük.

El-Ferrari

Petra ile ilgili National Geographic'in güzel bir belgeseli var. İzlemenizi tavsiye ederim.(2)

Üçüncü gün sabah kahvaltısından sonra 'Little Petra' ya doğru yol aldık. Little Petra'ya girişi bir önceki gün Petra'ya aldığımız biletler ile yaptık. Bu yüzden biletlerinizi atmayın. Sabah erken gittiğimiz için şehir boştu. Burada işimiz bittikten sonra 'Wadi Rum'a doğru hareket ettik. Petra'yı gezerken, Ürdün'de beni etkileyecek en güzel yer burasıdır galiba diye içimden geçirmiştim. Ta ki Wadi Rum'a varıncaya kadar. O an 'Petra insanların yaptığı muazzam bir sanat eseri ama burası da Allah'ın yarattığı muazzam bir şaheser' demiştim. Wadi Rum'da bizi Bedevi bir rehber gezdirdi. Rehberimiz maalesef İngilizce pek bilmiyordu. Gezimizi güneşin batışını izleyerek bitirdik. Güneşin batışını izlerken rehberimiz bize çay yaptı. İçtiğim en güzel çaylardan biriydi. Güneşin batması ile çöl soğumaya başladı. Wadi'deki gezintimizden sonra gece kalmak için Bedevi kampına doğru hareket ettik.

Wadi Rum


Dördüncü gün yoğun bir gündü. Güneşin doğuşunu izlemek için sabah erken uyandık. Çöl sabah soğuktu. Çay içerek ısınmaya çalıştık. Daha sonra kahvaltımız yapıp, Hicaz Demiryolu'nu görmek için yola koyulduk. Hicaz Demiryolu, II. Abdülhamit tarafından 1900-1908 yıllarında Şam ile Medine arasında inşa ettirilmiş.

Daha sonra Lut gölünü (Dead Sea) doğru hareket ettik. Lut gölü deniz seviyesinden 400 metre altında. Kulaklarda ve başta ağrıya neden olabiliyor. Biz Lut gölünde çok fazla kalmadık,daha doğrusu kalmak istemedik. Bulunduğunuz yerden karşıya baktığınızda gördüğünüz topraklar İsrail topraklarıdır (Lut Gölü-2). Ürdün tarafının daha temiz ve bakımlı olduğu söyleniyor. İsrail tarafında da Lut gölüne gitmiştim. Çok bir fark olduğunu düşünmüyorum.


Lut Gölü

Lut Gölü-2


Buradan Nebo dağına doğru hareket ettik. Nebo dağı Hz. Musa (a.s) 'nin vefat ettiği yer olarak kabul ediliyor. Hz. Musa'nın mezarının nerede olduğu bilinmiyor.  Dağın tepesinde şuan bir kilise bulunuyor. Kilise ilk hristiyanların hac yeri kabul ediliyormuş.




Daha sonra Madaba'ya doğru yol aldık. Madaba'da daha çok hristiyanların yaşadığı bir şehir. Mozaikler şehri olarak biliniyor.



Beşinci gün kahvaltımızı yapıp, hava alanına gittik. Uçuşumuzda iki saat rötar yaşandı. Neyse ki havaalanında ücretiz wifi mevcuttu.

Sonuç olarak Ürdün, şuana kadar yaptığım en güzel geziydi diyebilirim. Biz çok keyif aldık.
sizlerin de görmenizi şiddetle tavsiye ederim. 😊



1. Rehber bizi gideceğimiz yerlere götürdü. Kalacağımız otelleri ayarlardı. Ürdün hakkında bazı bilgiler verdi.

2.https://www.youtube.com/watch?v=ke9jydTXZ9w


3.http://tr.visitjordan.com/Wheretogo.aspx



Ürdün

  Çok hızlı bir şekilde karar alıp, harekete geçtiğim bir gezi oldu Ürdün. Nitekim bir pazar günü arkadaşım Firuze ile konuşup, pazartesi...